Varoluş adaletsiz ve aşağılık bir kölelik düzenidir ve tüm canlılar bu adaletsizliğin fani ve aciz köleleridir. O yüzden her doğum bir cinayettir ve dünyaya getirilen her çocuk varoluş için yeni bir köle ve ceset yığınına eklenen yeni bir cesettir. Sözde kutsal aile kavramı, esasında adaletsiz bir varoluşa hizmet eden bir yalandır ve her aile aslında kendi çocuğunun katilidir.
Dünya üzerinde varoluşun adaletsizliğine paralel olarak, kapitalizm ve onun uzantıları olan emperyalizm ve faşizm de yeryüzünde aşağılık bir kölelik düzeni yaratmaktadırlar.
Komünizm ise tüm bunlara karşı her ne kadar toplumsal/ekonomik bir denge sağlasa da, gerçek anlamda varoluşsal bir adalet sağlayamayacaktır. Çünkü varoluşta gerçek ve mutlak bir adalet yoktur. Dünyayı ve insanlığı kurtarmaya çalışmak, daha fazla canlının adaletsiz bir dünyada yaşamak zorunda kalıp, acı çekip, ölüp yok olup gitmesine neden olacaktır ve ancak bu anlamsız işkenceyi uzatacaktır, dünyanın ve insanlığın yok olması bu anlamsız işkenceyi ve adaletsizliği sonsuza dek tamamen bitirecektir.
Sonsuz hayat diye bir şey de yoktur. Sonsuz bir hayat hayaliyle de dünyaya çocuk getiren nefsi bencillik ve varoluşun adaletsizliği meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır.
Bu yüzden bu adaletsiz döngüyü kırmak adına, dünyaya çocuk getirmemeliyiz ve adaletsiz bir varoluşun ve dünyanın yok olmasını desteklemeliyiz.